
Ketojenik diyet aslında epilepsi gibi nörolojik hastalıkların
tedavisi için bir araç olarak ortaya çıkmış ve bir nevi tedavi olarak
kullanılmıştır. Bu konu hakkında gerçekleştirilen araştırmaların birçoğunda ketojenik
diyetin epileptik çocukların nöbetlerinde büyük azalmaya neden olabileceğini
ortaya koymuştur. Bununla birlikte, sonradan ketojenik diyetin özellikle
metabolik, nörolojik ya da insülinle ilişkili hastalıklarda birçok sağlık
yararı sağlayabileceğine dair bulgular gösteren çok çeşitli çalışmalarda mevcut
olmaktadır.
Ketojenik diyet, doğru uygulandığında sağlıklı bir şekilde kilo
vermeye ve çeşitli tıbbi sorunlar ile hastalıklar için risk faktörlerini en aza
indirmeye yardımcı olabilmektedir. Kalori sayımı yapmadan veya yiyecek takibine
çok fazla dikkat ayırmadan kilo verme konusunda etkili olduğu birçok çalışma
ile ortaya koyulmuştur.
Ketojenik diyet vücut yağı, HDL kolesterol seviyeleri, kan basıncı
ve kan şekeri gibi kalp hastalıklarını ortaya çıkarabilen risk faktörlerini
iyileştirmesi ile bilinmektedir. Keto diyetinin Alzheimer hastalığının
semptomlarını azaltabildiği ve ilerlemesini yavaşlatabildiği de çalışmalarla
ortaya konmuş bulgularla ifade edilebilmektedir.
Bunlara ek olarak parkinson hastalığının semptomlarının
hafifletilmesine, polikistik over sendromunda önemli bir rol oynayabilen
insülin seviyelerini azaltmaya yardımcı olduğuna ve düşük insülin seviyelerinin
yanı sıra daha az şeker ya da işlenmiş gıdaların kullanılması sayesinde sivilce
ve aknelerde azalmaya yol açtığına dair küçük çaplı çalışmalarında yapıldığı
gözlemlenmiştir.
Yapılan bir çalışmalar sayesinde ketojenik diyetin beyin
sarsıntılarının etkisini azaltma ve yaralanma sonrasında iyileşme sürecinin
hızlandırılmasına yardımcı olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Ancak bu alanlarda
gerçekleştirilen araştırmaların geneli küçük çaplı araştırmalar olmakta ve uzun
vadedeki etkileri henüz kesin olarak ortaya konamamaktadır.
Diyabet ve Prediyabet için Ketojenik Diyet
Diyabet, yüksek kan şekeri ve insülin fonksiyonlarındaki bozulma
dolayısıyla metabolizmada meydana gelen değişiklikler olarak ifade
edilebilmektedir. Ketojenik diyet yardımıyla Tip 2 şeker hastalığı, prediyabet
ve metabolik sendrom ile yakından ilişkili olan fazla yağların kaybedilmesi
daha kolay olabilmektedir. Tip 2 diyabetli kişilerde yapılan ancak çapı sınırlı
bir çalışmanın ortaya koyduğu verilere göre katılımcıların üçte birinin diyabet
ilaçlarını bütünüyle bıraktığı tespit edilmiştir.
Yapılan bir başka çalışmanın bulgularına göre ise ketojenik
diyetin insülin duyarlılığını kısa vadede yüzde 75 oranında düzelttiği
görülmüş, ancak uzun vadede etkilerinin nasıl süreceği konusunda henüz bir
ilerleme kaydedilmemiştir. Bu nedenle yapılan çalışmalar sınırlı olmaktadır.
Ketojenik Diyetin Yan Etkileri Nelerdir?
Bu diyetin uzun süre uygulanmasının vücut üzerindeki yan etkileri
hakkında tıbbi çalışmalar devam etmektedir. Özellikle çocuklarda bu diyetin
uzun süre devam ettirilmesi büyümede yavaşlamaya neden olabilmektedir. Ketojenik
diyet sürecinde normalde 1 / 1000 olan böbrek taşı riskinin 1/20’ye yükseldiği
de bulgularla ortaya konmuştur.
Bu nedenle ketojenik diyeti uygulamadan önce uzman desteği almalı,
uzmanın yönlendirmeleriyle hareket ederek ketojenik diyet uygulanmalıdır. Çünkü
her insanın metabolik yapısı farklıdır. Vücut, ketojenik diyete farklı tepki
gösterebilir.